ANAHATA ÇAKRA
Kalp çakrası olarak ta adlandırılır. İki göğüs kemiğinin arasında bulunur. Bu çakra sistemin merkezidir. Alt üç çakra ile üç üst çakra arsındaki bağlantıları kurar.
Bu çakranın rengi yeşildir. Yeşil sempati uyum ve tedavi rengidir. Şifa verme yeteneği geliştiğinde bu çakradan evrensel titreşimler saçılmaktadır. Hava elementi ile bağlantılıdır bu yüzden solunum sistemini kontrol eder. Bu çakranın düzeyi 21 ile 28 yaş arasındaki zaman dilimidir. Bu dönem kişinin duygusal yanıtların farkındalığını, duygusal tavırları, ilham hissini, güdülerini gayelerini oluşturduğu zamandır. Bu çakra sayesinde birey sevginin gücünü ve gönül yollarını öğrenmektedir.
Kalp çakrası dokunma duyusuyla bağlantılıdır. Duyu organı cilt, faaliyet organı ise kollardır.
Bu çakra düzeyinde olan insan alt enerji merkezlerinin egemenliğini ve kaygılarını aşmaktadır. Birey birinci çakrada bulunan hayatta kalma ve güvence dürtüsünü, ikinci çakrada uyanan şehvetli istek ve alışkanlıklarını, üçüncü çakranın tetiklediği sosyal statü ve güç dürtüsünü geride bırakmaktadır. Bu üç çakra dünya ile ilişkileri kapsamaktadır. Kalp çakra düzeyinde birey içine dönmekte ve iç dünyasını keşfetmektedir. Bu düzeyde kendini bilmek ve iç dünyayı öğrenme süreci başlamıştır.
Kalp çakrası sevgi, adama, denge, şefkat, uyum, empati, merhamet ve bağışlama ile ilgilidir. Bağışlama bu çakra düzeyinde gerçekleştiğinde birey acı dolu duygulardan kurtulmaktadır. Bağışlama sayesinde birey kendini sevgiye açmakta, eski gönül yaralarını iyileştirmekte, bu yaralardan kaynaklanan olumsuz tavırlardan kurtulmakta, kendini ve yaşamı olduğu gibi kabul etmektedir. Birey başkalarını ve kendini bağışladığı zaman kalp çakrası düzeyinden geçmekte ve diğer üst enerji merkezlerine ulaşmaktadır.
Kalp çakrası kayıtsız şartsız sevginin merkezidir. Sevginin kutsal titreşimleri sayesinde tüm beden olumlu enerjiler ile dolmaktadır.
Kalp çakrası merhametin merkezidir. İnsan egosunu aşarak diğer insanlarla bitkilerle, hayvanlarla kısacası tüm yaşamla kendisini bütünleştirir. Bu çakra dönüştürme, iyileştirme, yenilenme potansiyeline sahiptir. Özellikle şifacıların kalp çakrası temiz iletken ve saf enerji ile dolu olmalıdır.
Bu çakra sayesinde bireysel ruh ile evrensel ruh arasında bağ kurulmaktadır. Kalp çakrası evren ile uyumlu çalıştığında, kendisini, doğayı yaratılışı ve yaratılan her canlıyı sever. Yaratılışın amacına vakıf olur, sevgiyi koşulsuz verir ve karşılığını beklemez.
Kalp çakrası uyumsuz çalıştığında birey çevresine sevgi ve şefkat veremediği gibi, başkalarının sevgisine gereğinden fazla bağlanmakta, duyarlı ve kırılgan olmaktadır. Bu durumda kendi kabuğuna çekilir, kederli ve üzüntülü olur. Sevgisini vermek ister ama bunun doğru yolunu bulamaz. Çünkü geçmişte ebeveynlerinden sevgi görmemiş veya ileriki yaşlarda verdiği sevginin karşılığında mutlaka takdir, sevgi ve destek beklemiştir.
Böyle bireyler kendini başkalarına açmaktan, dışlanmaktan korkar. Sevgi eksikliğini kapatmak için aşırı arkadaş canlısı ve her zaman başkalarına yardımcı olma gibi sahte duygular üretir. Böyle davranarak gerçek ilişki kurmaktan yoksun kalır. Kendini yaşama, sevgiye, şefkate, merhamete kapattığı gibi vücutta da bir yağ tabakası oluşur.
Eldeki ikincil çakralar kalp çakrasına bağlıdır. Bu bağlantı sağlıklı değil ise birey, sevme, verme, bağlanma, dokunma ve okşama hislerinden yoksundur.
Birey evrensel ruhtan alınan sevgiyi tam olarak özümsemesi için bu çakranın verimli çalışması gerekir. Evrensel sevgi kişiye yaşamın mutluluğunu verir. "Neden mutlu değilim" sorusu bu düzeyde meydana gelir.
Kalp çakrası evrensel ve ruhsal bilgiyi boğaz çakrasından almakta ve alt çakralara tercüme etmektedir. Ayrıca dünyasal ve fiziksel bilgileri üçüncü çakradan alıp tercüme edip üst çakralara vermektedir. Sağlıklı kalp çakrası koruyucu üçüncü çakramızdan enerji ve bilgi almakta, bu enerjileri sevgi ve empati ile güçlendirdikten sonra üst enerji merkezlerine göndermekte, boğaz çakrasından aldığı enerji ve bilgilere Şefkat ve sevgi ekleyerek alt çakralara vermektedir. Alt çakralar hayatta kalma çabası içinde oldukları için gerginlik ortamı yaratmakta, kalp çakrası bu gerginliği sevgi ve şefkat ile azaltarak bedendeki stresi azaltmaktadır. Bu sayede kişinin üst çakraları fiziksel olumsuz bilgilerden etkilenmemekte, birey ruhsal ve evrensel düzeyden, inançlarından ve evrensel sevgiden kopmamaktadır. Ayrıca bedendeki eril ve dişil enerjiler bu çakra tarafından dengelenir.
Kalp çakrası, kalp, akciğerler, göğüs, timüs bezi, lenf bezleri solunum sistemi, dolaşım sistemi ve ince bağırsak sistemi ile bağlantılıdır. Bu çakranın yetersiz çalışması durumunda, kansızlık, yüksek tansiyon, kalp çarpıntıları, verem, astım, akciğer kanseri, kalp hastalıkları gibi rahatsızlıklar yaşayabilirler.
Ayrıca bu çakra lenf sistemini kontrol etmekte ve beslemektedir. Bu nedenle bağışıklık ve savunma sistemi etkilemektedir. Lenf sistemi mikropları filtreden geçirip yok etmektedir. Kalp çakrası timüs bezini kontrol etmekte ve enerjisel olarak beslemektedir. Timüs bezi mikroplar, mantarlar, parazitler ve kanser hücreleri ile mücadele etmektedir. Timüs bezi göğsün orta çizgisi üzerinde bulunmaktadır. Doğumda 15 gram olan bu bez yaşlandıkça küçülmekte ve işlevini yitirmektedir. Timüs bezi lenfosit olarak adlandırılan lenf hücrelerini üretmektedir. Timüs bezinin gelişimini sağlayan hormonlar serotonin ve endorfin hormonlarıdır. Kalp çakrası bu hormonların oluşumunu tetikler.
Bu çakra tıkandığında sırtın üst bölümü, kol ve el sorunları, meme sorunu, alerjiler, zatüree, lenfoma gibi fiziksel sorunların yanı sıra, huysuzluk, pasif saldırganlık, duygusal soğukluk, ihanet korkusu, nesnelere bağlılık, yabancılaşma, keder, nefret, kin, öç alma gibi psikolojik sorunlarda olabilir.